Türkiye'ye özgü değil. AB teknik mevzuatında tüm üye ülkelerin ya da aday ülkelerin uymaları gereken bir prosedür tarif edilmiş. Yani bu şunu diyor; 'geçiş dönemi sırasında istenirse ulusal standartlar geçerlidir. İstenirse CE de buna paralel olarak yapılabilir. Ama geçiş dönemi sonunda, mutlaka CE direktifleri geçerli olacaktır. O zaman ulusal standartlar ortadan kalkacaktır. Şu an Türkiye bu geçiş süreci içinde olduğu için biz bu ikilemle yaşıyoruz. Ama bunun sonunda CE standartları ve direktifleri geçerli olacaktır. CEbelgesi yürürlüğe girdikten sonra TSE'nin önemi kalkıyor. Ancak bu geçiş sürecinde, CE'nin yürürlüğe girme prosesi içinde TSE şart ve standartları geçerli. CE işareti, bir ürünün insan sağlığı, çevre ve tüketiciyi korumaya yönelik asgari gereklilikleri sağladığı anlamına geliyor CE'nin ürün bazında alınması geçerli oluyor. ISO yani kalite güvence sistemi bir fabrika yönetim kalitesi. Bunun da ürünle hiçbir ilgisi yok. imalatçı olaraksiz, malınızı ihraçettiğiniz zaman sizden CE belgesi asgari güvenlik koşulları istenecektir. CE belgesinin alımında ISO kalite belgesinin çok büyük avantajları olacaktır. Bu ürünlerin risk grupları var. Klima sektörü, soğutma sektörü genelde en düşük risk grubundadır. Buna mukabil basınçlı buhar kazanları, basınçlı kaplarda tehlikeli maddeler, tehlikeli ürünler daha yüksek risk grubundadır. Burada ISO Kalite belgelerinin olması CE'nin alınmasını kolaylaştırıcı bir etken oluyor. Ama siz, bir klima santrali üreticisi olarak CE'yi almanız halinde çok rahatlıkla dünyanın her tarafına ihraç edebiliyorsunuz. Çünkü bu uygulama şunu göstermiştir ki; yalnız AB değil, komşu ülkelerimiz de; Rusya, İran vb. ülkeler de gerek AB'deki direktifler, gerekse Avrupa normlarına atıfta bulunurlar. Bu bakımdan biz, yalnızca AB için değil, tüm dünya ticareti için AGENDA bu belgeleri almamız im?latçılar olarak çok daha yararlı ve bir bakıma bir de prestij oluyor. Daha rahat bir pazarlama imkanı sağlıyor. TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu ) kuruldu. TSE'nin belgeleri, TÜRKAK kurulmadan ewel yurt dışında tanınmıyordu. TSE'nin ISO 9000 belgelendirme noktasında bir akreditasyonu söz konusu olacak. Dolayısıyla dünyadaki TÜRKAK'ın da Uluslararası Akreditasyon Birliğinde tanınmasından sonra bu tür belge karmaşası yaşanmayacak. CE mi, TSE mi sorusuna gelince; tabii ki CE. Çünkü TSE standartları ihtiyari olacağı için net hiçbir ulusal standart yapma kurulu 'o markayı taşıyacaksınız' diyemez. CE uluslararası geçerliliği olan, Avrupa Birliği ekonomik alanında o malların serbest dolaşımı için hukuki zorunluluktur. Standartlar ihtiyari olduğu için dolayısıyla böyle bir hüküm otomatik olarak ortadan kalkacaktır. Makinenin üzerinde birtakım komponenetler var. Elektronik komponenetler için bizim burada öngördüğümüz; alçakgerilim direktifi, elektromanyetik uyum direktifi muhatap olacaktır. Eğer elektronik komponenetler varsa makine ve LBV ve ELU direktifleri de muhatap olacaktır. Dolayısıyla siz, birmakine üretiyorsanız, o parçaların CE'sini almışsanız sorun yok. Yani onlar kendi üzerinde zaten LBV ve ELU direktiflerinin asgari gerekliliklerini yerine getirmiş durumda. Ama siz, yine de bu kontrolü yapmakla yükümlüsünüz. Çünkü mevzuat AB'de de, Türkiye'de de direkt üreticiyi sorumlu tutuyor. Hiçbir şekilde üreti-ci sorumluluktan kaçamıyor." CE işareti olmayan ürünler satıldığında devletin yaptırım gücünün ne olacağı şeklinde yöneltilen bir soruya da şu yanıt verildi: "CE işaretini denetleyen kurumlar; az önce söylediğim gibi yapı değişiyor. Kamu kurumları kendi sorumluluğunda olan mevzuatı piyasa içinde denetlemekzorunda. Buradaki grup için söylüyorum. Bütün direktifleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı sorumluluğunda. Yani devlet denetleyecek. Ama bu nasıl tetiklenecek? Bir tüketici zarar görüyor. Onun şikayeti gelirse o şekilde Sanayi Bakanlığı bu ürünle ilgili kanun çerçevesinde cezai müeyyideleri uygulayacak. Ya da siz, rakibinizi şikayet edebileceksiniz. Ve periyodik kontroller. Cezai yaptırımı; firmaya birtakım parasal yaptırımlar. Bir de piyasadan toplatılması cezası var." Doğal Gaz Dergisi 56 Temmuz - A�ustos 2002 Soyı 81 Toplantının kapanış konuşmasını yapan Metin Duruk, sorunların çözümü konusunda İSO'yla ortak bir hareket planı belirleneceğini ve bu plana göre hareket edileceğini söyledi ve şöyle devam etti: "Her sanayicinin kendine düşen görev vardır. Şu anda her üretici, yan sanayici birbirine şu veya bu şekilde bağlı. Bunların dikkat etmesi gereken nokta şu; bir ürün ithal e- diliyorsa bu ürünün karşısına kendisine düşen desteği vererek komple ürünün ortaya çıkması için çalışma yapabilir miyiz? Bunun çalışmasını kendi açımızdan yapmaya çalışıyoruz. Bütün diğer sanayicilerinde kendi yan sanayicilerinden bunu talep etmesi lazım. İthal ürüne karşı rekabet edebilmek için; giren ürünün karşısına somut, daha büyük miktarda üretim yapmayı hedefleyerek bir projeksiyon çıkarması ve talep yapması lazım. Fiyatların geri çekilmesi ve Avrupa ile rekabet edilmesi lazım. Metiıı Duruk İso 43. Gmp Meslek Komitesi Başkanı Burada unutulmaması gereken; Avrupalı klima santralini Avrupa'da 100 liraya satıyorsa Türkiye'de 80 liraya satıyor. Çünkü başka bir girdisini, masrafını vs. sokmuyor. ilave sattığı ürün olarak görüyor ve kendiliğinden kara geçmiş oluyor. Bizim buna karşı dikkatli olmamız lazım. Sanayici olarak da kendi alt sanayicilerimizden, yan sanayicilerimizden talep edelim. ithal ürünün kesilmesi için nasıl somut verilere dayalı talepleri yapabiliriz bunu da bir tartışmamız gerekir." l!{iJ
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=