Doğalgaz Dergisi 79. Sayı (Mart-Nisan 2002)

Geleneksel tartışma gelişimler sayesinde gelecekteki yeni arzın büyümesiyle ve Avrupa ülkelerine taşınması için gerekli yeni altyapının yüksek maliyetleri yüzünden tüketicilerin gaz için daha yüksek fiyat ödemelerini gerektirmesi üzerine gerçekleşmiştir. Birçoğu bu mantığı kabul ediyor; diğerleri bu görüşü geçmişte doğru olmayan ve gelecekte de ister istemez geçmişte de doğru çıkmadığı, gelecekte de doğru çıkmama olasılığı çok yüksek olduğundan yükselen şirketlerin geleneksel tartışmalı pozisyonları nedeniyle kabul etmiyorlar. Geleneksel tartışmanın diğer yönü yüksek seviyelerde gezen "al ya da öde" anlayışıyla, mülti-milyar dolarlık projeleri finanse edebilmek için uzun dönemli anlaşmalara duyulan gereksinimdir. Liberalleşmenin sağlanmasıyla, uzun dönemde al ya da öde anlaşmalarına ihtiyaç konusunda aşırılık durumlarını içeren pozisyonları benimsemek için pazardaki öncüler arasındaki eğilim aşağıda yeralan açıklamalarla aktarılabilir: • Uzun dönemli al ya da öde anlaşmaları olmadan mülti-milyar dolarlık altyapı inşa edilemeyecek, çünkü ne maliyet mevcut olacak, ne de maliyet masrafları düşük olacak. Liberalleşmeye yönelim, müşterilerin bu tip anlaşmalara girmeleri konusunda müşterilerin yeteneğine ve isteğine zarar verecek, ama önümüzdeki 20 yılda, uzaktan finanse edebilmek, mülti-milyar dolarlık alanın gelişmesi ve boru hattı inşasına duyulan gereksinim çok daha fazla önem arzeder duruma gelecek. Avrupa'ya sevkiyat yapan belli başlı üreticiler de sonuçta uzun dönemdeki al ya da öde anlaşmaları açısından yeni arz anlaşmalarıyla ilgileniyorlar ve önemsiz al ya da öde zorunluluklarıyla kısa vadeli anlaşmalar üzerinden büyük miktarda gaz satarak bugünkü sözleşmeye bağlı yapılarına zarar verecek bir risk almayacaklar. TRANSLATION ■ Uzun vadeli al ya da öde anlaşmaları anlaşmalarına ihtiyaç yok ve bu tür anlaşmalar, arzı tekelleştirmek ve rekabeti korumak için büyük şirketler tarafından kullanılıyor. Kimyasal malzeme ve otomobil gibi diğer endüstriler al ya da öde anlaşmaları olmaksızın mülti-milyar dolarlık yatırımlar yapıyorlar. Varolan anlaşmalar da bozulacak çünkü pazara katılan yeni şirketler bu anlaşmaların izin verdiğinden daha fazla esneklik istiyorlar. Söz konusu yeni şirketlerin bazıları aşırı derecede güçlü ve müşteriler ve ihracatçılar için esnek olmayan sözleşmeye bağlı bir yapı içinde gaz satışı konusunda ısrar etmek olanaksız hale gelecek. Bu durumların ilerlemesindeki gayretlere rağmen, önemli bir orta yol daha bulunuyor. Liberalleşme uzun vadeli anlaşmaların tamamen ve acilen ortadan kalkması yönünde bir işaret vermiyor. Hatta birkaç yıldan beri gaz pazarının tamamen liberalleştiği yerlerde (örneğin İngiltere'de) gaz arzının yaklaşık % 70'Iik kısmı hala uzun vadeli anlaşmalar üzerinden satılıyor. Ne pazarın liberalleşmesi, ne de AB'nin Gaz Talimatnamesi yeni uzun vadeli al ya da öde anlaşmalarının sonucunu engeller bir nitelik taşıyor. Liberalleşme ve Rekabet Liberalleşmenin ve düzenlemelerin bir çok özelliği hakkında gelenekçilerin sahip olduğu şüphelere rağmen, pazarın rekabete ileri düzeyde açılışı devam ediyor, ama ülke bazında bu açılışın hızı ve etkinliği tartışmaya açık durumdadır. 2020 yılında tamamen rekabete dayalı ve Avrupa kıtasının her yerinde bir şekilde uyumlu gaz ve elektrik pazarı oluşması yolunda öngörülen noktadan ("Bonanza" senaryosundaki gibi) uzakta kalınacağa benziyor. Pazarın açılışı, Avrupa Gaz Talimatnemesi doğrultusunda 2000 Do�ol Gaz Dergısı 80 Ocak - Şubat 2002 Soy, 78 yılı Ağustos ayında gerçekleştiğinden bu yana alınan bir dizi hükümet ve yasal kararları gaz pazarının liberalleşmesi ve yeniden yapılanmasının hızlandığını öne sürer nitelik taşıyor. Bu konuda verilen örnekler aşağıda yer almaktadır: • Çoğu Avrupa hükümetinin -AB üyesi olsun olmasın- çıkarmaya çalıştığı yasayla teorik olarak Talimatnamenin gerektirdiğinden daha hızlı bir şekilde gaz pazarlarınrekabete açılabilecektir. ■ Hollanda, Belçika, İtalya ve İspanya'nın gaz nakliyatının ticaretten tamamen ayrılmasını sağlayacak kararlar alması. Böylece Talimatname'nin "muhasebeleştirmenin bağımsızlaştırılması" konusunda getirdiği zorunlulukların ötesine geçilerek "mülkiyetin" bağımsızlaştırılmasına yöneliniyor. ■ Rus hükümetinin doğal tekel reformları sayesinde, bağımsız gaz üreticilerinin ayırım gözetilmeksizin Gazprom'un ağı üzerinden gaz nakledebilmeleri sağlanacak. Gazprom'un ağını üretimden alıkoyma ve önümüzdeki birkaç yıl içinde satış sektöründen koparma planları ise hükümet tarafında da onaylandı ve bu planlar dahilinde bağımsız üreticilerin Avrupa'ya gaz ihraç etmesine de olanak tanınacak. Öte yandan, 2001 yılında hızlandırılmış rekabete ve liberalleşmeye yönelik itirazlar ise aşağıdaki başlıklarla şekillendirilmekteydi: • (Prensipte) Fransız ve Alman hükümetlerinin (başka önerilerin arasında) 2005 yılında pazarın tamamen açılması ve bağımsız yasama yetkililerinin oluşturulmasını gerektirecek yeni bir AB Talimatnamesi hazırlanması hakkındaki öneri üzerinde fikir birliğine varmayı reddetmeleri, ■ Madrid Yasama Düzenleme Forumu'nun kapasite ve gaz altyapıları, sistemlerin ve tarifelerin birlikte işlerliğinin sağlanması gibi liberalleşme sürecinde ortaya çıkacak teknik konuların çözüme ulaştırılması

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=