ketleri, Hazine garantili dış borçlarını ödedikten sonraki 3 yıl içinde hisselerini özel bir şirkete devredeceklerdir ibaresi açıkçası çok uzun dönemlere, 2020 yıllarına gitmekte. Bu da olayı bir belirsizliğe itmektedir. Yani biz gerçekten özelleştirmek mi Süreyya Yücel Özden istiyoruz, yoksa yapmış olmak için mi yapıyoruz bazı şeyleri? "Yabancı yatırım veya finansman konularına gelince; şu anda Türkiye'de finansman ihtiyacı son derece fazla. Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelmemesi veya Türkiye'ye ilgi göstermemesinin ana nedeni Türkiye'deki politik ve ekonomik riskler. Sadece bunlar da değil, tabii ki yapılması gereken basit şeyler de var. Artık Türkiye'nin bunları bir an evvel uygulamaya geçmesi lazım. Dolayısıyla top yekun diğer bakanlıkların da sistemdeki yanlışlıkları düzeltmesi gerekmektedir. Son nokta olarak; siyasal çerçevede gereken değişikliklerin mutlaka ivedilikle yapılması, anlatılması gerekmektedir. Yasanın faaliyete geçmesi için gereken yönetmelikler ve diğer ikincil mevzuat bugünlerde hazırlanmaktadır. Çok yakında çıkacaktır. Umarım bunlar çıktıktan sonra, uygulanabilir şekilde yayınlanacaktır. Çünkü daha sonra ülkemizdeki enerji politikaları, uygulamada hep bir sıkıntı çekmektedir." Y ED A D O P İ Ğ Y I A O Y L A R T GI AR ZI MDLAAĞR ImÖMN IENMD AA RAZLT DEİK Türk-Amerikan iş Konseyi Enerji Komitesi Başkanı Süreyya AGENDA Yücel Özden'in başkanlık ettiği oturumda ise İzmir ve Ege Bölgesi'nin Doğal Gaz Dağıtımı konusu ele alındı. Oturum konuşmacılarından DOSIDER Genel Sekreteri Süleyman Bulak'ın verdiği bilgilere göre önümüzdeki yıldan başlamak üzere, 57 kentte doğal gaz kullanım imkanının oluşabileceği kesin olmakla beraber henüz kentlerde gaz kullanımına yönelik ihaleler başlamamıştır. Söz konusu bu 57 kentin profiline bakıldığında, 2002 yılında 22, 2003 yılında 13 ve 2004 yılında da 22 kentte doğal gaz kullanılacaktır. Kentlerin yapıları, nüfus profilleri, ekonomik imkanları ve sanayileri her bakımdan incelendiğinde bu kentlerden yaklaşık 30 kadarının mevcut Doğal Gaz Piyasası Yasası hükümleri çerçevesinde kurulacak gaz dağıtım şirketleri tarafından ilgi duyulabilecek boyutlarda olduğu görülüyor. Kentlerimizdeki abone sayısını ve ortalama olarak Türkiye'de bir evsel abonenin tükettiği gaz miktarı nı dikkate aldığımız zaman gaz tüketiminin yıllık ortalama toplam 4, 5 milyar m3 olabileceğini ifade edebiliyoruz. Bu kentlerde gazdan yararlanacak ortalama 12 milyon kişiye tekabül eden yaklaşık 3 milyon abone bulunduğunu tahmin eden bir çalışma yaptıklarını belirten Bulak "Bu 30 kentimizde böyle bir dönüşüm olduğu takdirde (içlerinde öncelikle başlayacak kentler Kayseri, Konya ve eğer başarabilirse İzmir'dir) ortalama kent başına 30 milyon dolarlık bir alt yapı yatırımının gerektiğini biliyoruz. Dolayısıyla 30 kent için toplam alt yapı yatırımının yaklaşık 1 milyar dolar civarında olduğunu belirtebiliriz" dedi ve şöyle devam etti: "Kentlerimizdeki abone sayısını ve ortalama olarak Türkiye'de bir evsel abonenin tükettiği gaz miktarını dikkate aldığımız zaman -ki bunu yılda 1500 m3 olarak alıyoruz- söz konusu 30 kentimizdeki gaz tüketiminin yıllık ortalama toplam 4,5 milyar m3 (3 milyon abone x 1500 m3/abone) olabileceğini ifade edebiliyoruz. Şu anda Türkiye'nin belli başlı 5 büyük kentinde doğal gaz tüketiliyor. Doğal gaz dağıtım hatları güzergahındaki kentlerde de önümüzdeki 2-3 yıldan itibaren gaz tüketebilme imkanı oluşabilecektir. Fakat bu imkanı devlet sağlayamıyor. Bildiğiniz gibi gerek Ankara'da, gerek İstanbul'da gerekse Bursa ve Eskişehir'de alt yapı yatırımlarını devlet yaptı. İzmit'te de özel bir finansman imkanı ile belediyenin ortak olduğu şirketin katkılarıyla gerçekleşti. Ama bundan sonrası için böyle bir durum söz konusu değildir. Bundan sonra bu kentlerdeki alt yapı yatırımları o kentlerde kurulacak gaz dağıtım kuruluşları tarafından yapılacaktır. "Dağıtım şirketlerinin kurulmasında biraz caydırıcı gibi görünen bir hususu DOSIDER'in 'Kentlerde Doğal Gazın Yaygınlaştırılması Forumu'nda Sayın Bakan da, Sayın BOTAŞ Genel Müdürü de bizimle aynı doğrultuda dile getirdiler. Mevcut hükme göre dağıtım kuruluşlarının bir ihaleye girebilmeleri, ancak ve ancak bir yabancı ve bir Türk şirketi veya ne şekilde olursa olsun bir şirketin kurulmasını o şirketin ihaleye girmesini gerektiriyordu. Dolayısıyla ihalenin kaybedilmesi, yapılan bütün hazırlık, çalışmalar ve maddi külfetlerin boşa gitmesine neden olacak nitelikteydi. Bunu defalarca dile getirdik. Neticede girişimci statüsü ile kent dağıtım kuruluşları ihalesine girilebileceğini ve ihalenin sonuçlanmasından sonra kazanan girişimci grubun şirketleşme Do!}ol Gaz Oergısı 34 Mart - Nıson 2002 Sayı 79
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=