D OSİ DER-İGDAŞ'ın ortaklaşa olarak düzenledikleri toplantıya DOSİ °, ER Genel Sekreteri Süleyman Bulak, Uye Sait Korkmaz, Üye Hasan Eral yönetici olarak katıldılar. DOSİDER üyeleri ile İGDAŞ yetkililerinin yoğun katılımı ile gerçekleşen toplantının açılış konuşmasında DOSİ DER Yönetim Kurulu Başkanı Melih Batılı, DOSİDER'in üyeleri ve çalışma alanından bahsettikten sonra, Türkiye ekonomisine katkılarından ve diğer tesisat cihazları ile birlikte 1 -1,5 milyar dolarlık ciroyu gerçekleşmiş olduklarını vurgulayarak ülkemizin doğal gaza geçerken doğru tercihler yapması gerektiğini ve cihaz kalitesi, teknolojisi, standartları ile birlikte güçlü ve kalıcı firmaların, bayi teşkilatı ve servislerin önemine dikkat çekerken önümüzdeki günlerde daha da yaygınlaşacak olan doğal gazın kullanımı dolayısıyla ülkemizde ithal edilen ve ülkemizde DOSİDER Yöuetiııı Kıırıılıı B11şktıııı Melilı Batılı üretilen ürünlere ilişkin teknik mevzuatın çok önemli olduğunu, bu nedenle de 2002 yılı başında yürürlüğe girecek olan "4073 Sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun" ile "90/ 396/AT Sayılı Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik" veTÜRKAK -Türk Akreditasyon Kurumu'nun çalışmaları hakkında bilgi sahibi olunması, kanun taslak metni hakkında bilgi almak, kanunun ve yönetmeliğin getireceği yenili kleri ve problemleri görüşmek üyelerin İGDAŞ Genel Miidiirii Prof. Dı: Necdet Aral. GÜNCEL zihinlerinde oluşan sorulara cevap bulabilmek için böyle bir toplantının organize edildiğini söyledi. İGDAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Necdet Aral ise "toplantının İGDAŞ bünyesinde olmasından çok memnun olduğunu, bu tür çalışmaları DOSİ DER ile birli kte yürütmenin hem ül kemiz açısından hem ele doğal gaz sektörü açısından faydalı olacağı kanaatinde olduğunu belirterek şunları söyledi: "Bir tarafından sanayici ler olarak bir taraftan üretimden sorumlu İ GDAŞ uygulayıcı sanayici leri olarak, bunlarla birlikte merkezi yönetimin temsilci leri olarak bugün burada akreditasyonu konuşmak hem bizim açımızdan hem uygulayıcı lar, hem sanayiciler açısından çok faydalı olacaktır. Daha sonraki kademelerin bir parçası olacağız; bu noktada UGETAM projemiz var. Burada insana ve ürüne test yapacağız. 'İ nsana test yapacağız' derken şimdi konuşacağımız mevzuat çerçevesinde bunu yapacağız" dedi. Toplantının il k bölümünde söz alan TÜRKAK - Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreteri Atakan Baştürk kurumun oluşum süreci, akreditasyon sisteminin fonksiyonel durumu ve bu sistemin niteliği hakkında bir kamışına yaptı. Bu konuşmada konunun önemini aşağıdaki ifadelerle vurguladı. "Doğal gaz, günümüzde bir enerji kaynağı olarak önemini arttırınca, tabiatı gereğince güvenli kullanım, çevreye faydalı olmak ve enerjide verimli kuruluşlar ön plana çıkıyor. Bu üç boyut hiçbir şekilde serbest bir anlayışa müsaade etmiyor. Bu durum, kanunlarla düzenleniyor. Yani, doğal gazın taşınması, dağıtımı ve tüketilmesi aşamalarında devreye giren cihazlar, sistemler ve hatta personel in belli niteliklere haiz olması lazım. Bu niteliklerde belli standartlar ve kriterlerle ortaya konul makta ve bir kanun gücüyle de empoze edilmektedir. Bunlara uyma hali ele; laboratuvar faaliyetleri bunun sonucunda ortaya çı kan deney sonuçları ve yapılan muhtelif sertifikasyon çalışmaları i le ortaya konmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak laboratuvar faaliyetleri ve sertifikasyon çalışmaları yapan kuruluşların nitelikleri nedir acaba? Burada, bunları değerlendiren ve belli nitelikleri koyan akreditasyon denilen bir konu devreye giriyor. Son on yıla baktığımızda, gelişmiş ülkelerde akreditasyon çalışmalarının bir kısmı da bu tip Oo�al Gaz Dergisi 68 Eylül • Ekim 2001 Sayı 76 faaliyet gösteren laboratuvarlar, muayene kuruluşları ve sertifikasyon kuruluşlarının denetlenmesi ve onların teknik yeterl ili klerinin değerlendirilmesi ve bunun sonucunda yeterli görülmeleri halinde ele akredite edilmeleri şeklinde karşımıza çıkıyor. Yani kanunların ve ilgili mevzuatın, bu ilk üretimde ve kul lanımda, uyulmasını istediği şartların yerine getirildiğini söyleyen sertifikasyon ve belgelendirme çalışmalarının ela Türkiye'de akredite edilmesi gibi bir nokta belirdi. İşte bu noktada akreditasyon sisteminin nasıl fonksiyonel olacağı, bu sistemin niteliğinin ne olduğu önem kazanmıştır. Bir akreditasyon sistemi oluşturma süreci, ülkemizde çeşitli kuruluşların mCıclahil olması, bazı tartışma ortamları doğması ve konunun tam anlamıyla anlaşılamamış olması sebebiyle uzunca bir dönem sürdü. Muhtelif aşamalardan sonra en önemli kilometre taşı 1999 yılında tasarı halinde olan Türk Akreditasyon Kuruınu'nun kuruluşu hakkındaki kanun önceli kle ele alınması ve Kasını 1 999'cla kabul edilip yürürlüğe girmesiyle gerçekleşmiş oldu. Böylelikle, idari, mali özerkliği olan ve başbakanlıkla ilgili bir kuruluş şeklinde ortaya çıkmış oldu. Tabii kanunen bu yapının bir ele fizi ksel olarak ortaya çıkarılması lazım. Yapacağı teknik hizmetin de gerçekten başarılı olması ve sınırlarımız dışında da kabul edilen bir hizmet olması için gerekli olan fiziki alt yapıya sahip bir kuruluş olarak var edilmesi gerekiyordu. Ancak bu, dünden bugüne olacak bir süreç değildir. Halen bu sürecin içerisindeyiz. Bizim kurumsal bir hedefimiz de 2001 yılı bitmeden fi i len akreditasyon belgesi verebilmektir. Hali hazırda bununla ilgili elimize birkaç müracaat ulaşmış, bunlar işlemden geçirilmektedir. Akredite edilecek tarafların ela yani bizim deyimimizle; uygunluk cleğerlendirınesi kuruluşlarının, daha da açarsak; laboratuvarların, personel sertifikasyonu yapan kuruluşların, ürün sertifikasyonu yapan kuruluşların ve kal ite üretim sistemi sertifikasyonu yapan kuruluşların akredite edilmesi bizim ana hizmetimizdir. Bu noktada akredite edilecek tarafların EN-45000 standartlarına göre kendilerini hazırlamaları gerekiyor. Yani 2002 yılından itibaren birçok ürün AB'nin koymuş olduğu yaklaşım direktifleri gereği CE işaretlemesi ile piyasaya verilmek durumundadır. Peki bu CE işaretlemesi konusunda görev alacak uygunluk değerlendirmesi kuruluşlarının yeterliliği nasıl kanıtlanacak? En
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=