• • • • • • • • •••••••• KAZAN VE BASINÇLI KAP SANAYİCİLERİ BİRLİĞİ DERNEĞİ'NİN TURK STANDARTLARI ENSTİTUSÜ BAŞKANiNi ZİYARETİ Türkiye'de şartlar hızla dağişiyor. 1950'Ierde bir ürünü yapabilmek önemli iken, daha sonraları satabilmek, finanse etmek, şimdi de bunların yanında kaliteli ve ucuza mal edebilmek önemli hale geldi. Sanayi kuruluşlarının dernekleri, ticaret-sanayi odaları, sanayiciler ve iş adamları Ankara'ya; döviz tahsisi transferi , teşvik almak, gümrüklerin daha sıkı denetimi, KARABÜK-ERDEMİRPETKİM gibi kuruluşlardan daha çok tahsis almak için giderdik. 1980'Ierde başlayan hızlı değişimlerin sonunda, yurt dışına ihracat ve müteahhitlik işleri için açıldıkça ve nihayet 1 Ocak 1996'da Avrupa Gümrük Birliği'ne katılmamız ile sanayimiz teknoloji, finansve pazarlama ağırlıklı olarak gelişmeye başladı. Küreselleşen dünyada nihayet Avrupa Birliği'ne aday ülkeler arasına katılmamız sonucunda; bütün düşünce ve uygulama düzenimizi yeniden gözden geçirip, akıllı değişiklikler yapmamız zorunlu hale geldi. Her sanayi kolunda olduğu gibi kazan ve basınçlı kap sanayisin-de de durum soğukkanlılıkla değerlendirilince son yıllarda iki konuda baskı altında olduğumuzu gördük. Aşağıda açıklayacağımız bu iki baskının yanında çalışanımızın eğitim eksikliği, sermaye yetersizliği, uzun vadeli düşünememek, birleşerek çalışmak deneyimsizliğimizden oluşan baskılardan da söz edilebilir. Yukarıda bahsedilen iki önemli baskıdan biri, yurt dışından gelen baskıdır. Türkiye 1 Ocak 1996'da Avrupa Gümrük Birliği'ne girerek gümrük ve benzeri korunma duvarlarını kaldırdı . Avrupa'nın sanayi ve ticaret kuruluşları; gelişmiş teknolojileri, büyük sermayeleri, ileri sanayisi, geniş pazarlama ve tanıtma deneyimleri ile Türkiye'ye geldiler. Fiyatları bizden yüksek olduğu halde kalite, servis, tanıtım ve pazarlama teknikleri ile pazarımızın önemli bir kısmını aldılar ve paylarını genişletmeye devam ediyorlar. Birkaç yıla kadar imalat yerlerimizi de satın alarak büyük kapasiteli fabrikalar •••••••••• 132 Turhan ONUR - İTÜ 7 95 7 kuracaklardır. Bu tesislerin sahibi yabancı lar da olsa Türkiye için kazançtır. Ancak gönül ister ki, kazan ve basınçlı kap sanayicileri olarak bizler büyüyelim, uluslararası ölçekte olalım. Bu amaçla da yapmamız gereken işler olduğunu bilelim. İkinci baskı ise küçük kazan üreticilerinden gelmektedir. KOBİ'lerin sanayileşmede, istihdamda ve ekonomik yapılanmada önemli rol oynadığını kabul edi yoruz. Ancak KOBİ'lerin çok büyük bir kısmı büyüklük, teknoloji, kalite ve üretim kapasitesi olarak alt sıralarda yer almaktadır. Halbuki kalite ve güvenilirlik olarak can ve mal güvenliği standartlarına uygun olmalıdırlar. Türkiye, gelişmesi için bu hususu yerine getirmek mecburiyetindedir. Bugün, ülkemizde kesin sayısı bilinmeyen ve 300 civarında olduğu tahmin edilen kalorifer kazanı üreticilerinin durumları dikkat çekicidir. Mühendis çalıştırmayan, belirli kazan projelerini geliştirmemiş, kullandıkları çelik sac, levha, borular ve refrakter malzemenin kalitesinin önemine vakıf olmayan, kazanlarının ısıl verim ve kapasite deneyleri yapılmamış, çalıştırdıkları işçilerin vergi ve sigorta primlerini ödemeyen, çok az maliyet ve kar ile çalışan bu çok küçük üreticiler pazara hakimler. İthalatın dış baskısında gelişmeye ve ihracat yapmaya uğraşan 10-15 batı ölçüsünde, ortanın altındaki orta boy kazan fabrikalarımız bu üreticilerle rekabet edemiyor ve küçük kar marjı ile çalıştıkları için gelişemiyorlar. Bizdeki 300 civarı ndaki kazan ve basınçlı kap üretim atölyeciklerine karşılık, Avrupa Birliği ülkelerinin her birinin, en çok 4-5 büyük üretim tesisinin, kendi aralarında birleşmiş olduğunu görüyoruz. 300 küçük ve diğer orta boy kazan ve basınçlı kap sanayimizin kendi aralarında birleşerek, daha güçlü kuruluşlar olmaları, teknolojilerini geliştirmelerini, kalitelerini yükseltip mali yetlerini düşürerek uluslararası iç ve dış rekabette başarılı olmaları gerektiğini görüyoruz. Kazan ve basınçlı kap sanayicileri olarak Ankara'ya giderek • ••••••••••
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=