· Güncel Son yıllarda enerji sektöründe yoğun bir tartışma var. Bu tartışmada enerji sektöründe yaşanan sorunlar, konunun değişik kesimleri tarafından değerlendirmeye alınıyor. Bu tartışmalar bazında ben konuyu iki boyutuyla değerlendireceğim. Birincisi, Türkiye'cle elektrik enerjisi sektöründe gelinen durum. Yani Türkiye'nin elektrik enerjisi ve genel anlamda enerji politikası. Gelinen durumun tetkikinden sonra enerji sektöründe gelinen duruma ilişkin bundan sonra yürütülen politikalar. Bu politikalardan birisi özelleştirmenin enerji sektöründe uygulamaları ve bunun yanısıra Türkiye'cle çok yoğun gündeme getirilen, Haziran ayının sonunda ela ihale edileceği söylenen nükleer santraller. Dünyada genel enerji tüketimi içerisinde, elektrik enerjisinin payı %40'lara kadar ulaşmıştır, bu ülkemiz için de böyle. Yani elektrik enerjisinin önemi bugün giderek artmaktadır. Ve elektrik enerjisi bugün dünyada ve ülkemizde sanayinin temel girdisi olması ve kaynaklarının çok kısıtlı olması nedeniyle önemlidir. Bu önemi itibari ile ele enerji sektöründe bir politikanın orta ve uzun vadede olması gerekiyor. Ülkemizde böyle bir politika var mı diye baktığımızda, maalesef insan güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle birçok gelişmiş ülkenin artık kapatılmasını ve kurulmuş olanların yanına bir daha kurulmasını istemediği nükleer santrallerin gündeme gelmesi, Türkiye'de enerji politikalarının aslında çok geniş bir perspektifte olmadığını, kısa, orta ve uzun vadede değerlendirmeler yapılmadığını gösteriyor. Politikamızın Belirlenmesinde Üretim, İletim, Dağıtım Gibi Üç Ana Unsurun, Bir Arada Değerlendirilmesi Gerekiyor. EMO olarak biz yakın dönemde basın toplantıları düzenledik. Bu toplantılarda kamuoyunu raporlarımızla bilgilendirmeye çalıştık. Bildiğiniz gibi enerji kullanımı bir ülkenin gelişmişlik düzeyini ele ifade ediyor. Yani, kişi başına düşen elektrik miktarı, ülkenin gelişmesinde çok önemli bir parametre. Bu ürüne bakıldığında az önce konuşan arkadaşımızın belirttiği gibi OECD ülkelerinin oldukça gerisindeyiz. Ancak sanayileşmeye veya gelişmeye doğru yönelen bir ülkede, sanayinin temel girdisi olmaması nedeniyle de elektrik enerjisi konusunda ulusal, merkezi bir politikamızın bu anlamda bütün boyutlarıyla konması gerekiyor. Yani, üretim, iletim, dağıtım gibi üç ana unsurun, politikamızın belirlenmesinde bir arada değerlendirilmesi gerekiyor. 31 Temmuz 1996 itibarı ile TEAŞ'ın yayınladığı raporlardan aldığımız verilerle 2 1 . 1 3 7 MW bir kurulu gücümüzvarve her yıl %8 ve %1O civarında mevcut kurulu gücümüze ilave güç katmak zorundayız. Çünkü dediğimiz gibi tüketimimiz her gün %8 ile %10 oranında artıyor. 1 MW'lık bir kurulu güce ilave Dünya ortalaması yine 1 300 dolar civarında. Yani 2 1 .1 37 MW'lık gücümüz ortalama %1 0'Iuk bir artışla bir yıl içerisinde 1 200x1 200 dediğiniz zaman 2 milyar 400 milyon dolar'lık bir yatırımı gerekti;-;yor. Bu anlamda Türkiye'cle, 1 985 hatta 1 990'Iara kadar, çok ciddi bir enerji krizi yaşanmadığını biliyoruz. 1990'clan sonra Doğal Gaz Dergisi bütçeden enerji sektörüne ve bu yatırımlara ayrılan pay oldukça düşmüş, 1990'dan sonra Türkiye'cle hemen hemen hiç yatırım yapılmamış bir noktaya gelinmiştir. Bu ela enerji alanındaki açığımızı giderek büyütmüştür. Tabii orta ve uzun vadede plan yapılırken yedek gücün de hesaplanması gerekiyor. 1 990'dan sonra Türkiye'de enerji alanında yatırım yapılmamış. Bu politik bir tercihtir, ama bunun sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. Yatırımlar yapılmayınca Türkiye'nin enerji sektöründe çok can alıcı, yapılması gereken şeyler ele yapılmıyor. Nedir bunlar, mesela resmi verilerle iletim hatlarında %18 kayıplar görünüyor. Aslında bu %25'lere ulaşıyor. Biz ürettiğimiz her dört birim enerjiden, bir birimi iletim hatlarında kaybediyoruz. Ama bunun %15'Iere indirilmesine ilişkin bir yatırım programımız yok. Termik santrallerin kapasitelerinin kullanımına baktığımız zaman, gelişmiş ülkelerdeki termik santrallerin kapasite kullanım oranlarından çok daha düşük çalıştırıyoruz. Dünyada bu ortalama 7500-8000 kWh iken, bizde 5000 kWh'tir. 19831993 yılları arasında yılda ortalama 1300 ile 2000 kın arasında, 380 ya ela 1 54 kW' lık iletim hatları yapılmakta iken, 1994 yılından bu yana bu yatırım giderek azalmış, 1996 yılında 250 kın hat ancak yapılabilmiş. Mevcut trafo merkezlerinin gücü arttırılaınıyor. Bu termik santrallerin, gelişmiş ülke ortalamalarında çalıştırılmaları mümkün. Bazı santrallerimizi ise 5500-6000 kWh'den fazla çalıştıramıyoruz, bu olay Elbistan'cla 3000 kWh civarına dahi düşmüştür. Enerji sektöründe Türkiye'de yaşanan sıkıntıların önemli nedeni, kurumun işleyişinden, eleman yetersizliği ve bakımların yapılamamış olmasıdır. Dünya Bankası Yapısal Uyum Kredileri içerisinde, bu enerji sektöründe kurumun işleyişinden kaynaklanan hatalarla ve yatırım yapılmayışı nedeniyle kurumun giderek işlevsiz bir hale gelmesi sonucu, enerji gibi gerçekten çok kar getiren bir sektörde özelleştirme uygulamasının bir kurtuluş olarak gündeme getirildiğini biliyoruz. Yap-İşlet, Yap-İşlet-Devret ve İşletme Haklarının Devri gibi üç model üzerinde bir çalışmayı yürütmeye başladılar. Burada kurumun işleyişinden sözederken, TEK 1 970'den 1 996'ya kadar geçen 26 yılda, 1 6 tanegenel müdür değişimine sahne olmuş. Bunun 1 O tanesi de son 9 yılda değişmiş. Türkiye'de siyasi istikrarsızlığın yansıması olarak, bu tür kurumların yöneticilerinin görev yerlerinin sürekli değiştirilmesi ele olağan. Yani biz; Türkiye'deki mevcut kaynaklarımızı tam olarak kullanamayacağımız bir noktaya geldikten sonra, en son bir çözüm gibi, "Bu kurum bu işi yürütemiyor keneli teknik elemanlarımız, keneli alt yapımız, keneli ulusal değerlerimiz bu işi yürütebilecek noktada değil; bu işi artık özelleştirelim." diyoruz. Gelişmekte veya az gelişmiş ülkelere baktığımız zaman, hep altyapı sektörüne eğildiklerini görürüz. Bu olaylar; iletişim, ulaşım ve enerji sektöründe hep aynı biçimde olmuş, önce TEK ikiye ayrılmış, PTT'ye bakıyorsunuz yine aynı, bunlar parça parça satışa çıkarılmış. Mevcut kaynaklarımızın nasıl daha doğru kullanılabileceğine ilişkin söyleyebileceklerimiz var ama bunları burada söyleyemeyiz. Teşekkür ederim. 198 Temmuz-Ağustos'97 Sayı 51
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=