Doğalgaz Dergisi 48. Sayı (Ocak-Şubat 1997)

ve yeniden yapılanmasının ele alınması gerekli duruma gelmiş demektir. Biraz sonra burada konuşacak yetkililer yaşanılan elektrik sorunlarına ilişkin alınan ve alınacak önlemleri anlatacaklardır. Bunların arasında sektörün yeniden yapılanması için planlanan düşüncelerini de öğrenmek isteriz. Bu konuda bir takım yeni adımların atıldığını görüyoruz. Bir yandan pek iyi yürüyemeyen ve özelleştirmenin ruhundaki rekabet esası na cevap veremeyen yap-işlet-devret modeline ilave olarak özel sektörün faaliyetlerini kolaylaştırmak maksadıyla (hidrolik ve nükleer santrallar dışında) yap-işlet modeli düzenlenirken öte yandan otoprodüktör santral uygulamasında darboğaz yaratan sorunlar giderilmektedir. Bu gelişmelere rağmen, çevre mevzuatındaki şartlardan doğan ve projelerin gerçekleştirilmesinde mevcut santralların düzenli şekilde işletilmesindeki yasal sorunlar devam etmektedir. Bu çerçevede, sistemdeki termik santralların büyük bir bölümünün ve TEDAŞ'a bağlı Dağıtı m Müesseselerinin hemen tümünün işletme haklarının devri, ayrıca yap-işlet modeli ile termik santralların ve yap-işlet-devret modeli ile hidroelektrik santralların yapımı ihaleye çıkarılmış bulunmaktadır. Bunlara nükleer santral ihalesini de ekleyebiliriz. Bu ihale sağanağı karşısında bazı suallerin cevabını almak zorunluğu vardır. - Elektrik üretiminin ve dağıtımının özelleştirilmesinde ekonomik ve kaliteli enerji sağlanması ve tüketici haklarının korunması hususunda kurumsal ve hukuki düzenlemeler nasıl yapılacaktır? - İşletme hakları devredilerek santrallarda ve dağıtım şebekelerinde çal ışanların haklarının kaybolacağı hususundaki endişeleri giderecek önlemler alınmakta mıdır? - Bu ihaleler sonucunda 30 kadar dağıtım şirketi, 40 kadar üretim şirketi yaratılmış olacaktı r. Zamanla bu sayılar daha da artacaktır. Bu bölünmüşlük sistem yönetimini zayıflatacak ve işletmesini zorlaştıracaktır. Bu durumda etkin bir koordinasyon görevini yapacak düzenleyici olacak nasıl bir kuruluş düşünülmektedir? Uzun Vadeli Yatırımlar Bu yıl 1 00 milyar kWh'i aşacak olan talep 201 0'da 290 milyar kWh ile yaklaşık üç katına çıkacaktır. Bu gelişme sırasında önümüzdeki 15 yılda, bir takını eski elektrik santralının devre dışı olacağı da hesaba katılarak, halen 21.000 MW olan kurulu gücü 46.000 MW'lık ilave bir kapasitenin ( 1 40 yeni ünite) servise alınması planlanmıştı r. Bu durumda 15 yıi sonra elektrik sektöründe hidrolik potansiyel bugünkünün 2.5 katına (60 bölgede 14700 MW), ulusal linyitten yararlanma 4 katına (30 kadar ünite 14000 MW) doğal gazdan yararlanma 5 katına (14 ünite 9500 MW) çıkmış olacaktı r. Ayrıca 2005'den sonra da 12 adet toplam 6000 MW ithal kömürlü santral ile her biri 1000 MW iki nükleer santral öngörülmüştür. 201 O'a kadar uzanan bu tabloya göre ortaya çıkan altı büyük sorunu özetleyelim: l) Yaklaşık tamamı ithal doğal gazla elektrik üretiminin gelişmesi gaz ikmalinin güvenliği sorununu beraberinde Doğal Gaz Der isi 88 getirecektir. (Doğal gazda ikmal güvenliği) 2) 201 0'da santrallarımızda 1 50 milyon ton linyit yakılmaya başlanacaktır. Düşük kalorili bol kükürtlü ve küllü linyitlerimiz şehirlerde endüstriyel sahalarda ve tarı m alanlarında giderek artan ciddi çevresel sorunlar yaratmaya devam edecektir. (Linyitte çevre sorunu) 3) Deniz kenarlarına kurulacak ithal kömürlü santralların yaratacağı deniz trafik yoğunluğu, dizi dizi kömür limanları, turizm endüstrisinin gelişmesini engelleyebilecektir. (EnerjiTurizm çelişkisi) 4) Çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de nükleer karşıtı bir akım oluşmuştur. Bu santralları n yatırımlarının kesintisiz yürütülebilmesi için karşı çıkan kitlelerin endişelerini giderecek, olumlu yaklaşımlarını sağlayacak çalışmalar gerekmektedir. Nükleer enerj i nin ülkemizdeki geleceği halktan kabul görmesine bağlıdır (nükleer enerjinin kabul edilebilirliği). 5) Planlanan 46.000 MW'lık santral ve bunlarla bağlantılı iletim ve dağıtım tesisleri için 1 995 fiyatlarıyla yaklaşık 56 milyar dolar (42 milyarı üretim ve 14 milyarı iletim ile dağıtım için) gereklidir. Bunun 41 milyarının devlete ait kuruluşlar tarafından, 15 milyar dolarının da özel kuruluşlarca finanse edilmesi öngörülmüştür. Türkiye'nin gelişmesi için gerekli enerjinin sağlanmasındaki en büyük sorun dev finansman ihtiyacının karşılanmasıdır. (Enerji yatırımlarını n dev finansman ihtiyacı). 6) Elektrik yatırımlarında finansman sorunu kadar zaman sorunu da vardır. Sektörde kurumların programlarını çeşitli nedenlerden zamanında uygulayamadiklarını biliyoruz. Türkiye'de (Hamitabad gaz türbinleri hariç tutulursa) hiçbir üretim tesisi ve de iletim tesisi zamanında bitirilememiştir. Öngörülen zamanın iki bazen üç katı müddetin sonunda servise alınabilmiştir (elektrik planlamalcırının gerçekçiliği). Son Söz Elektrik yatırımlarının iki temel elemanı zaman ve para, sıkıntıların başlıca kaynağıdır. Şu anda nadir olan zamandır. Artık bol para da temin edilse zamanı yaratmak mümkün değildir. Biraz önce verdiğim dev yatı rım programını yerine getirebilmek ve eşiğinde bulunduğumuz elektrik krizini en azından hafifletebilmek için ilgili kurumları özel imkanlarla donatmak ve daha etkin hale getirmek önemlidir. Ulusal ve uluslararası özel sektörün Türk enerji sektörüne güvenle girmesine izin veren çerçevenin hazırlığı bitirilmelidir. Kamu ve özel kesim temsilcilerinden oluşacak ve sektörün planlamasına ve yönetimine katkı sağlayacak bir karar mekanizmasının ve kurumsal yapısının oluşturulmasına hemen geçilmelidir. Kısa sürede elektrik sisteminin arz güvenliği sağlanmaz ise elektrik yetersizliği süreklilik kazanacak, aynen terör gibi, Türkiye'nin gelişmesini frenleyecektir. Ocak ubat'97 So ı 48

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=