on yıl önce konuşulup tartışılmış yoluna konulmuş olması gerekirdi. Halbuki bugünü konuşuyoruz. Böylece geçmişi yargılıyoruz. Bu on yıl geride kaldığımızı ifade etmiyor mu? Elektrik yönetimiyle ilgili bugüne uyan bir gerçeği tekrar etmek isterim: "Elektrik işletmeciliğinde günlük işleri yönetmek kolaydır. Zira yapılan hataların faturası daha ileriki tarihlerde önümüze gelir." Bugün önümüze konulan faturanın nereden ileri geldiğini kısaca araştıralım. Türkiye Elektrik Kurumu'nun kuruluşunu takip eden l 970'Ii yıllarda yaşanan petrol krizleri dolayısıyla elektrik sisteminde ağırlık teşkil eden akaryakıtlı sontrollorının işletilmesinde güçlüklerle karşılaşılmış, termik üretim kapasitesi iyice düşmüştür. Buna ilaveten üç yıl üst üste çekilen kuraklık sonucu do hidrolik üretim imkanı uzun süre yetersiz kalmıştır. Ayrıca yapım halindeki üretim tesislerinin iç ve dış finansman sorunları boşta olmak üzere çeşitli sebeplerden servise giriş tarihlerinde çoğu zaman planlanan sürelerin çok ötesine kaydırmalar zorunluğu doğmuştur. Kısaca enterkonnekte sistemin bu oluşma döneminde bir türlü talepteki büyük artışa cevap verecek arz gelişimine sahip olunamamıştır (l 960-1 980 arasındaki 20 yılda talebin 9 kat artmasına karşılık kurulu güç sadece 4 katına çıkarılabilmiştir). 1973 sonundan başlayarak aralıklarla devam etmiş bulunan elektrik kısıntı ve kesintileri ile geçen 1 970'Ii yıllar, bir daha tekrarı istenmeyen, ders alınması zorunlu bir dönem olarak hatırlanması gerekir. l 980'Ii yıllara gelindiğinde dış finansman sorununun hafiflemesi sonucu l 970'Ii yıllardan intikal eden tüm santral yatırımları hatta bunların ilaveleri bitirilmiş ve yeni doğal gaz sontrallorı ele alınarak hızla tamamlanmıştır. Böylece sistemin kurulu gücü talebin iki katını bulan bir değere ulaşarak elektrik ekonomisi ilkelerinin dışına çıkılmış aşırı kapasite yaratılmıştır. l 980'li yılların ikinci yarısında ortaya çıkan bu durum daha sonra yetkilileri uzun süre bir iyimserliğe sokmuştur. l 980'Ii yılların bize göre önemli bir özelliği daha vardır: l 982'de çıkarılan bir yasa ile belediyelerin dağıtım şebekeleri TEK'e devredilmiştir. Belediyelerin dağıtım elemanları aynen kuruma geçince TEK'in personeli birden iki katını aşmış, devralınan tesislerin yönetim sorunları do kurumun sorunlarına eklenmiştir. Kurumda çalışanların sayısının 70.000 kişiyi bulması, yerel istihdam imkanlarının çoğalması, yerel ve merkez faaliyetlerinin büyüklüğü ve etkinliği TEK'i politikacılar için etkili duruma sokmuştur. Zaman gelmiş bu etki ile kurum, bakanlığa bağlı bir daire gibi çalışır hole getirilmiştir. Esasen bu dönemde yönetimler ihtiyacın çok üstünde oluşmuş yüksek kurulu gücün gevşekliğinde ve yop-işletdevret modeli ile özel sektöre çok bel bağlayan bir tutum içinde, etkisiz bir davranış içinde olmuşlardır. Daha önceleri TEK yönetiminde ağırlık, kurumun içinde yetişmiş veya bu konuda deneyimli insanlara verilirken bu dönemde ihtisas ve deneyim önemsenmemeye başlanmıştır. Sık sık değişen genel müdürlerin bazıları, yeniden yapılanma bahanesiyle, yetişmesi çok zaman olan, eksiklikleri sistemi sıkıntıya ��kobilecek birçok elemanın tasfiyesine sebep olmuşlardır. Orneğin onsekiz yılda türlü zorluklarla meydana getirilmiş Nükleer Sontrallor Dairesi, enerji plonlomolorındo nükleer sontralların yer alması kesinleşmesine rağmen, basit bir gerekçeyle koldırılıvermiştir. Do ol Gez Oergısi 87 Yatırımların İhmali Bugün yaşanan sıkıntıların nedE;_ni son yıllarda elektrik yatırımlarının yetersiz kalmasıdır. Uretim tesislerinin kurulu gücündeki artış l 988'de % 12, 1990-1994 orasındaki 5 yıllık dönemde% 5.6, l 994'de % 1 .9 ve 1995 ile l 996'da % l gibi sembolik bir değer olmuştur. Niçin azalma olmuştur? Uzun uzun oçıklomolordo bulunmak yerine, resmi bir doküman olan 7. Beş Yıllık Kalkınma Planındaki uyarıları, eleştirileri vermek yeterli olacaktır. Buradan iki paragraf okumak istiyorum. Birincisi; "Sektörel yapısal sorunlar devam etmektedir. Kuruluşlar orasındaki kopukluklar, birincil enerji üretimindeki yetersiz gelişmeler, elektrik alt sektöründe bazı dönemler yetersiz, bazı dönemler aşırı yatırım uygulamaları, kömür projesi olmaksızın yatırımı süren linyit sontrallorı, üretim ve iletim hatları orasındaki dengesizlikler, aşırı atıl üretim kapasiteleri, sektörde koordinasyonsuzluğa ve yetersiz planlama uygulamasına işaret etmektedir" diyor. Bu ifade dört kelimeyle özetlenebilir: Kopukluklar, yetersizlikler, dengesizlikler ve koordinasyonsuzluk. Diğer paragraf: "Son dönemlerde sektörde, büyüyen nüfusun ve gelişen ekonominin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak yapılması gereken yatırımlarda yetersiz kalınmıştır. 1990 yılı sonrası gerçekleştirilen yatırımlar, ihtiyaçlar iki katına çıkmasına rağmen, 1977-1987 orası dönemde gerçekleştirilen yatırımların yarısı düzeyine inmiş bulunmaktadır. Özelleştirme çalışmalarından ve özel kesimden beklenen katkıların soğlonomomosı, komu yatırımlarının aşağıya çekilmesi ve mevcut çevre mevzuatı ve uygulamasındaki sorunlar sektörde yatırımların planlı bir şekilde sürdürülmesini olumsuz şekilde etkilemiş, yakın dönemde elektrik açığı ihtimali ortaya çıkmıştır." Kısaca yatırımlar yetersiz kalmış, özel sektör katkısı sağlanamamış, elektrik açıkları kapıya dayanmıştır. Bunları söyleyen devletin kendisidir. 1997 yılı programının uygulanması ile ilgili metinde (9 Kasım 1996 tarihli Resmi Gazete'de) amaçlar bölümünün başında "Enerji arzında sürekliliğin ve güvenilirliğin sağlanması esastır" denilerek arz güvenilirliğinin komu otoriteleri için yasal bir hedef teşkiI ettiğinin işareti verilmektedir. Çağdaş enerji politikalarının en başında yer alon bu temel elemanı bugünkü tartışmanın merkezine yerleştirmemiz gerekir. Sektörde Yeniden Yapılanma Hedefimiz gelecek yüzyıla yaraşır bir elektrik sistemine sahip olmak ise öncelikle bugünkü yetersizliği giderecek önlemler ne pahasına olursa olsun alınmalı ve bir daha benzeri sorunlarla karşılaşmamak için yatırımlarda süreklilik mutlaka sağlanmalıdır. Elektrik kurumları öngören, yenilikler yaratan, gelişme stratejileri merkezinde bir endüstri gibi çalışan çağdaş kuruluşlar olarak hareket etmelidirler. Elektrik talebi l 00 milyar kWh'ı geçen bir ülke dünyada hatırı sayılır bir çizgiye ulaşmış demektir. Böyle bir ülke elektrik açıklarıyla karşı karşıya gelmiş ise elektrik yönetiminin gözden geçirilmesi Ocok ubot'97 So , 48
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=