devalüasyonun enflasyon kadar olması, ekonomide oturmuşluk ifadesi olarak algılanmaktadır. Ayrıca Türkiye, dünyada en hızlı gelişen 1 O flaş ülkeden biridir. 4) Türkiye özelleştirmede 1996 yılı ikinci yarısında, özellikle 1 997 Ocak ayında büyük bir performans göstermiştir. Bu da enerji sektörüne para yatıracak firmaların ve bankaların cesaretini arttırmaktadır. 5) ETKB yeni projelerin seçiminde enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine özen göstermiş, bir yandan linyitlerimizin azami ölçüde değerlendirilmesine büyük önem vererek Afşin/Elbistan'ın % 1 00 tevsiine karar verirken, daha ucuza mal olan ve daha kısa sürede tesis edilebilen, yüksek randımanlı doğal gaz kombine çevrim santrallarına gereken ağırlığı da vermiştir. Diğer taraftan nükleer santral yapımını ihaleye çıkarmış ve yüksek kalorili ve temiz ithal kömürle çalışacak santralları da ihmal etmemiştir. 6) Takdir ettiğimiz en önemli karar da, 1984 yılından bu yana, ilk defa, rekabete dayanan bir Yap-Sahip Ol-İşlet (BOO) sisteminin uygulamaya konulmasıdır. Bu suretle, 28 Şubat 1997 tarihinde, toplam kapasitesi 5200 MW olan İskenderun, İzmir, Gebze, Ankara ve Adapazarı santrallarını yapmaya talip yerli ve yabancı firmaların rekabeti ile ülkemiz yararına en uygun elektrik satış fiyatına ulaşılacağına inanıyoruz. 7) Otoprodüktörlerin kendi tesislerini kurmalarına imkan veren ve 4/9/l 985'te yürürlüğe giren Üretici Şirketleri Yönetmeliği'ne göre, 1996 yılı sonuna kadar kurulan 15 kojenerasyon tesisi ile 600 MW'lık kurulu güç sağlanmış ve 2,7 milyar kWh'lık enerji üretilmiştir. Ayrıca 617 MW'lık kojenerasyon tesisi ETKB onayını almış ve şu anda kurulmaktadır. Yaklaşık 1400 MW'lık kojenerasyon müracaatı Bakanlık'ta değerlendirme aşamasındadır. Yani özel sektör kendisine verilen, elektrik üretim tesisleri kurma yetkisini iyi değerlendirmiş ve bir yandan kendisini elektrik sıkıntılarından soyutlarken diğertaraftan birleşik ısı ve güç üretim sistemlerinin getirdiği yüksek çevrim randımanı avantajını da çok yerinde ve zamanında kullanmak suretiyle bugüne kadar yaklaşık l milyon TEP enerji tasarrufu da sağlamıştır. Bu çok olumlu gelişmelere bakarak, Türk enerji sektörünün geleceği için umutlanır ve sevinirken, enerji yatırımlarının ve Otoprodüktörlerin önündeki tüm engellerin ayıklandığını söylememiz mümkün değildir. Bu yolda daha yapılacak pek çok iş olduğunu görüyoruz. 21. yüzyıla özel sektör ağırlıklı elektrik enerjisi tablosu ile girebilmemiz için, 2000 yılına kadar yapılmasını gerekli gördüğümüz çalışmaların da altını çizmek istiyorum. 1 ) Doğal gazın talep oranında temin edilememesi enerji dünyamızın en önemli sorunlarından biridir. Sanayi ve konut sektörünün 5 milyar m3'lük ve Hamitabat ve Ambarlı santrallarının yılda 3 milyar m3'lük tüketimine, 1999 başından itibaren Bursa Doğal Gaz Santralı'nın 2 milyar Doğal Gaz Dergisi 84 m3'lük ilave gaz talebi eklenecektir. Ayrıca, 1999 yılına kadar yılda % 30 artışla sanayi ve konut sektöründe 3 milyar m3'lük bir gaz talebinin geleceğini hesaplıyoruz. BOTAŞ 1999 yılına kadar İstanbul'daki 300.000 yeni aboneye ve yeni otoprodüktörlere gaz veremeyeceğini bildirmiştir. UKRAYNA'dan İstanbul'a kcıdar yeni bir pipeline yapılmadan 8 milyar m3'ün üzerinde gaz vermeye GAZPROM pek niyetli görünmemektedir. Ayrıca GAZPROM'un Başkanı Sayın Vyakhirev'in geçen kasım ayında LONDRA Gaz Konferansı'nda belirttiği gibi GAZPROM, BOTAŞ'la ve Türk özel sektörü ile ortaklıklar peşindedir. GAZPROM'un ALMANYA'da ve İTALYA'da olduğu gibi gaz iletim ve dağıtım sislemlerinde işbirliği yapılmadan gaz tahsisatının arttırılmasını beklemek fazla iyimserlik olacaktır. 2) ETKB'nin, İRAN'la yapmış olduğu doğal gaz anlaşması çok isabetlidir. Ancak İRAN'dan gelecek doğal gazı Rus doğal gazının bir alternatifi gibi görmemek aksine bir emniyet subapı gibi görmek yerinde olacaktır. BOTAŞ, bu anlaşmanın bir gereği olarak Doğu Beyazıt - Erzurum arasında 250 km. 40"lık gaz pipeline'ını ihaleye çıkarmıştır. Bu suretle TÜRKİYE'ye bir yandan İRAN doğal gazı gelecek, öte yandan TÜRKMENİSTAN'dan, İRAN gaz şebekesi kullanılarak, swap yöntemi ile Türkmen gazı aktarılabilecektir. Bu güzel projeyi ne kadar takdir ediyorsak, İRAN gazını sadece ERZURUM yöresine getirecek bu kısa pipeline'la yetinilmiş olmasını o ölçüde hayretle karşılıyoruz. Zira bu pipeline Ankara'ya kadar ulaşmadıkça iki yıldan beri Batı bölgelerimizde yaşanan doğal gaz sıkıntısına çare olamaz. Doğal gaz açığını 1 999 yılında 3 milyar m3 ve 2000 yılında 7 milyar m3 olarak hesaplıyoruz. Doğu Beyazıt - Ankara gaz pipeline'ının inşaatına bu yıl başlanması lazım ki l 999'a kadar tamamlansın ve İRAN doğal gazı imdadımıza yetişsin. Ayrıca BURSA-İZMİR ve ANKARA-ADANA doğal gaz hatlarının yapım emirleri, İRAN doğal gazını beklemektedir. 3) BOTAŞ kanaatimizce TÜRKİYE'nin en güzel çalışan devlet kuruluşlarından biridir. Ancak bu kuruluş tek başına artık içinde bulunduğumuz doğal gaz talep patlamasını karşılayamamaktadır. Son iki yıldır yaşanan doğal gaz sıkışıklığına rağmen, BOTAŞ'ın Marmara Ereğlisi'ndeki LNG terminali tevsi ihalesini bir yıldır neden beklettiğini anlamamız mümkün değildir. Bu tevsi inşaatının, İzmir ve İskenderun LNG terminallerinin Yap-İşlet-Devret modeli kararına bağlı olduğu yolunda bilgiler alıyoruz. Yeni LNG terminalleri yapımının özel sektörde gerçekleştirileceği bilgileri yüreğimize bir miktar su serpse de, 397 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname değiştirilmedikçe, BOTAŞ'ın gaz tesislerinin yapımındaki tekelciliğinin devam edeceği gerçeği bizi düşündürüyor. Bir yandan ülkemiz doğal gaz Ocok ubat97 Sa , 48
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=