Doğalgaz Dergisi 48. Sayı (Ocak-Şubat 1997)

Güncel Prof. Or. Doğan ALTI NBİLEK DSİ Genel Müdürü 1965 yılında toplam enerji tüketiminin üçte biri hidroelektrik santrallerden karşılanmaya başlamış. Halen de % 40'Iarın üzerinde ve gelecek yıllarda da dörtte birin üzerinde bir enerjimizin hidroelektrik santrallardan karşılanması ve hidroelektrik santralların benim İnancıma göre en büyük santral birimi olması çok büyük bir olasılıktır. Türkiye'nin enerji potansiyeli nedir? 1 24,5 milyar kWh. Bu rakam yıllar içinde biraz arttı. Biz daha fazla a�mayacağı kanısındayız. Bir kere rakam oldukça iyi oturdu, ıkıncisi Türkiye'nin su ihtiyacı sadece hidroelektrik için değil, başka su ihtiyaçları da var. Avrupa'nın toplam hidroelektrik enerjisinin % l 6'sını konuşuyoruz. O yüzden bu rakamı geliştirmek zorundayız diye düşünüyoruz. Yıllara göre su miktarı da değişmektedir. 1988 yılında potansiyelimizden % 20 fazlasını üretmişiz. l 989'da % 30 eksiğini üretmişiz. Geçen yıl fazlasını ürettik, bu yıl daha azını üreteceğiz. En büyük kapasitemiz Fırat'tadır, daha sonra Dicle'dedir. Daha sonra birbirine eşit olarak Doğu Akdeniz Havzası ve Çoruh üzerindedir. Türkiye'de şu an 9_7 tane hidroelektrik tesis mevcuttur. Biz bunlarla Türkiye'nin hıdroelektrik potansiyelinin % 29'unu üretebiliyoruz. Halen inşa etmekte olduğumuz 32 tesis var. Bunları da inşa edersek % 38 m _ ertebesine çıkacağız. Bundan sonra % 38'den % 1 00'e çıkmak ıçın 368 adet tesisimiz var. Şu anda üretimde olan 97 tesisten sadece altı tanesi % 73'ünü üretmektedir tüm elektrik enerjimizin. Biz Türkiye'nin 250 MW'ın üstünde olan bu 25 santralının hepsini devreye sokmak için bir çaba içinde olmalıyız. Çoruh Nehri üzerinde 1 2 tane santral var. Bunların beştanesini gerçekleştirmek üzere DSI çok ciddi bir girişim içindedir. Şimdi işletmede olan ve inşa etmekte olduğumuz barajları dışarda bırakırsak daha önceki rakam 10.000 MW'lık ilave kapasite gerektiriyordu 201 0'a kadar. Şimdi 1 2.500-1 2.800 MW'ı konuşuyoruz. Hidrolik yatırımlar açısından 201 O yılına kadar hidrolik güç 15 milyar $ bu da yılda bir milyar $'Iık bir yatırım demektir. DSİ'nin 1997 Fonunda 65 trilyon lira enerji kaynağı vardır. Bu 470 milyon $'a tekabül etmektedir. Halbuki ihtiyacımız 1 milyar $ veya üzerindedir. DSİ'ni sıkıntıya sokan tek konu finansal kaynaktır. Bu sorunun aşılması için finansmanın genel bütçeden, fonlardan, uluslararası kredi kurumlarından ve özel sektörden karşılanması ve belli bir puan, sistem ve düzen içinde, birbirine entegre biçimde uygulanması en uygun yol olacaktır. Necati ARIKAN Koç Holding Sözcüsü Türkiye'nin yılda 2500 MW ek kapasiteye ihtiyacı var. Bakıyoruz 95-96 yılları arası maalesef Türkiye'de neredeyse sıfır yatırımla geçmiş. 95'te sadece 96 MW, 96'da 21 2 MW güç devreye girebilmiş. Aradaki açığın ne boyutlarda artarak gittiğini büyük bir endişe ile görüyoruz. Kaynak yetersizliği veya başka sebeplerle 95-96'da olduğu gibi yine yatırımsız yıllar geçirirsek, ben bunu ülkenin gelişimi açısından fevkalade tehlikeli görüyorum. Türkiye 1 Ocak l 996'dan itibaren dünya rekabetine açılmıştır. GB anlaşmasıyla Avrupa rekabetine tam ve Dünya Ticaret Örgütü anlaşmasıyla da dünya rekabetine belirli ölçülerde açılmıştır. Bütün mallarımız dünyada üretilen tüm mallarla aynı şartlarda rekabet etme durumuna gelmiştir. Bundan da geriye dönüş yoktur. Bu mamullerle rekabet ederken mamullerin üretiminde kullanılan her türlü malzeme ve enerji de rekabete açıktır. Dolayısıyla bu Doğal Gaz Dergısı 79 üretimler de dünya rekabet düzeyinde olmalıdır. Dünya rekabeti çok sert ve acımasızdır. Maliyet ve fiyatta her kuruşun büyük önemi vardır. Ne yazık ki önümüzdeki yıllardaki durum elektrik konusunda bir güvence vermiyor. Bu ciddi bir konudur. Türkiye'nin hertürlü kaynakları bu konuda seferberdir. Kaliteli elektrik sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde üretim ve mamul kalitesinde bir istikar sağlayabiliriz. Üçüncü önemli husus da maliyeti dünya maliyeti seviyesinde olan bir elektrik teminidir. Dünya fiyatları ile girdi kullanınca, dünya fiyatları ile teslimat yapmak gerekir. Verimlilik �onusunda herşeydeı:ı önce yatırım yaparken verimliliği dikkatle ıncelemek__lazımdır. ikinci konu üretimde verimlilik sağlamak lazımdır. Uretimde verimliliği sağlarken en ucuz kaynakları kullanabilmek, tesisleri en iyi şekilde işletebilmek, teknolojinin !;letirdiği bütün imkanları kullanarak verimliliği arttırabilmek. Uçüncü konu dağıtımda verimliliğin sağlanmasıdır. Dağıtımdaki kayıpların bir kısmı nakil dolayısıyla kayıplardır ama bir kısmı da verimsizlik ve başka sebeplerden ileri gelen kayıplardır. Dördüncü konu hizmette verimliliktir. Biz özel sektörde dünya ile rekabet edebilmek için bir toplam kalite ve verimlilik programı uyg _ uluyoruz. Bu program tüm girdilerden başlayıp müşteriye teslımata kadar, geçen süre içinde yapılan tüm mal ve hizmetlerin kalitesini azami seviyede, dünya seviyesinde tutmak, maliyetini ve verimliliğini de yine aynı seviyede tutmaktır. Yatırım, dağıtım bakımından topl�m verimliliği maximize eden model ve politikalar geliştirilmelidir. Uretimde ve maliyette dünya çapında verimliliği sağlamanın en açık yolu onu rekabete açmaktır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın son olarak dağıtım müesseselerini ve termik santralleri özelleştirmeye açması, Yap-İşlet modeli ile yeni santralleri ihaleye çıkarması yerli ve yabancı büyük bir kesimin ilgisini çekmiştir. Birçok yabancı kuruluş bu ihalelere en rekabetli fiyatı vermek üzere hazırlık yapmaktadır. Bizim temas içinde olduğumuzyabancı kuruluşlarvardır. Bunlarla birlikte yaptığımız çalışmalarda teklif hazırlarken, yatırımda azami verimlilik nasıl sağlanır? MW başına en düşük yatırım nasıl sağlanır? En verimli üretim nasıl sağlanır? Bütün bunlar titizlikle incelenmekte araştırılmakta ve teklifler buna göre hazırlanmaktadır. Enerji v� Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın özelleştirme programı büyük ilgi çekmiştir, yerli ve yabancı finans kuruluşları da bu projeleri finanse etmeye hazırdır. Bu fırsat herhangi bir hukuki nedenle elden tekrar kaçırılmamalıdır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın son olarak dağılım müesseselerini ve termik santralleri özelleştirmeye açması, Yap-işlet modeli ile yeni santralleri ihcıleye çıkarması yerli ve yabancı büyük bir kesirnin ilıJisini çekmiştir. Yerli ve yabancı finans kuruluşları da bu projeleri finanse etmeye hazırdır. Bu fırsat herhangi bir hukuki nedenle elden tekrar kaçırılmamalıdır. Ocok ubat 97 So , 48

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=