kalırsa eğer, kapısında kutusu olmayıp da önünden doğal gaz hattı geçenler abone olacaklar. Yine kapasiteyi dolduramazsak, o zaman yeni site tekliflerini ya da hat olmayan bölgelerdeki gaz taleplerini değerlendirip elimizdeki mevcut gazı onlara satmayı hedefleyeceğiz. Bu sene öncelikler senesi. Önceliklerin konduğu bir abone sistemini oturtmaya çalışıyoruz. Bu, esas müracaatlar zamanında ve formata uygun olarak yapılırsa çok kolay işleyebilecek bir düzen. Sanayicilerimizin de yardımı ile bu seneyi de sağl ıklı, kazasız belasız, kimseyi üzmeden atlatırız diye ümit ediyoruz. Haziran ayı geldiği zaman 1998 senesi ile ilgili gaz anlaşması için BOTAŞ'la masaya oturacağız. BOTAŞ da o zamana kadar yatırımlarının birçoğunu yoluna koymuş olacak ve 19981 999 senesinde ne yapılacak, ne kadar abone alınacak, konularının üzerinde konuşmaya başlanılacak. İGDAŞ gaz olsa da olmasa da hava kirliliği probleminin tekrar İstanbul'un üstüne çökmemesi ve İstanbul'un korkulu rüyası olmaması için yatırımlara devam ediyor. Çünkü neticede T9rkiye muhakkak bu gazı getirecek, bir yerden bulacak. Ve lstanbul ilerideki tarihlerde gerekli olan gaza kavuşacak. Bu ülkemizin bir gerçeği. inşallah bundan sonraki dönemde bu problemleri konuşmayıp, bu insanları nasıl abone olmaya ikna edebiliriz, diye konuşma durumuna dönebiliriz. Umarım herşey yolunda olur ve işlerimizi güllük gülistanlık halletmiş oluruz. Gökmen ÇÖLOĞLU (İGDAŞ) : Türkiye'ye getirilecek olan sıvı veya gaz şeklindeki doğal gaz ve diğer tüm yakıtların hemen hemen tamamının boru hattı ile naklinden, getirilmesinden BOTAŞ sorumlu. Ancak son zamanlarda özellikle Japonya'da gelişen bir teknoloji var. Biliyorsunuz Japonya denizaşırı nakliyata son derece muhtaç bir ülke. Doğal gazı sıvı halde getirmek yerine doğal kaynağında sıkıştırılmış şekilde ve çok daha iyi şartlarda bir dağıtım projesi geliştiriyorlar. Botaş'ın bu konularda yaklaşımı var mı? M. MURATHAN : Teşekkür ederim. Sadece Japonya'daki bu gelişme değil, Kanadalılar'ın ve son zama��a Avrupa'da Almanya'nın geliştirdiği bir başka yöntem de var. Ozellikle ülkeler arasında denizaşırı taşımaları değil de, şehiriçerisindeki boru hattının yapımı sırasında ekonomik olmayan yörelere sıkıştırılmış doğal gaz götürülmesi teknolojisi var. Biz her ikisini de takip ediyoruz. Hüdaverdi AYDI N (İGDAŞ) : Doğal gazı dışardan alırken yaz kış sürekli sabit bir miktarvar. Ve özellikle yaz aylarında kullanımın azalmasıyla doğal gazı saklama gibi bir problemimiz var. Sibirya'da veya buzullarda hitrad olarak doğal gazı saklayarak doğal gaz mevcut hacminden 6 milyon defa daha küçük bir hacime sıkıştırılmıştır. Daha doğrusu kristalleştirilmiştir, yani katı hale getirilmiştir. Bu konuda çalışma, araştırma var mı?· Bu yöntemin ekonomikliği konusunda neler söyleyeceksiniz? M. MURATHAN : İGDAŞ'ı gerçekten kutluyorum. Dünyanın her tarafından haberleri var. Bu konuşmamda yeraltı depolarından bahsetmeyi unuttum. Bakıldığı zaman Türkiye'de yeraltı deposu olabilecek iki tane şansınız var. Bunlardan bir tanesi kum taşları, eski veya mevcut gaz rezervuarları diyebileceğimiz yerler, diğeri de Tuz Gölü'ndeki tuz labları. Şimdi kum taşlarına yönelik rezervuarla ilgili TPAO ile ortak bir çalışmamız var. Bunun mühendislik ihalesine çıkıldı. İki saha daha var, bunlardan birisi Türk petrollerinin Marmara Denizi'nin deniz kesimindeki Silivri açıklarındaki Kuzey Marmara gaz sahası dediğimiz saha. Bu saha 97-98 kışına belirli bir kapasite ile devreye girecek ve 98 içerisinde umuyoruz ki tam depo olarak kullanabileceğiz. Tuz Gölü ile ilgili çalışmalarımız da sürüyor,fakat ilk bakışta düşünüldüğü gibi Tuz Gölü'nün çok büyük rezervuar olamayacağı yönünde. Şu ana Dogol Goz Derg,s, 73 kadarki verilere göre söylüyorum. Bir de kapalı havzalardaki tuz lablarında yeraltı deposu yapmanın ekonomik yatırımları da bir hayli yüksek. Bunun için biz şu anda iki şeyin araştırmasını yapıyoruz. Bir taraftan Tuz Gölü'nde hangi koşullarda ne kadar kapasiteye sahip bir depo yapabiliriz diye araştırırken, ekonomik çıkmaması halinde örneğin 1 milyar m3'lük bir depo için 600 milyon $ yatırım gerekiyor ise LNG terminallerinden özellikle Marmara Ereğlisi'ndekini biraz daha farklı amaçlı, depoya yönelik, kış aylarını destekleyici yönde depo amaçlı kullanabilirmiyiz diye onu da araştırıyoruz. Doğal gazda bunun dışında sizin söylediğiniz kristalleşme yöntemi, volkanikler, granitler içerisinde saklama yöntemi var. Kristalleşme şu anda sadece laboratuvarda başarılmış bir olay. Ama uygulamada herhangi bir uygulaması yok benim bildiğim kadarıyla. Ama ileride ne olur, ne gelişir? Açıkçası bilemiyorum. Ülkemizin aşağı yukarı hemen her yöresinde volkanikler var, bunlarla ilgili bir proje de başlattık. Üniversitelerden de yardım alıyoruz. Bunun dışı nda Bulgaristan'daki yeraltı depolarının kullanılması sözkonusu. Ayrıca eğer Karadeniz geçişi sözkonusu olursa, Rusya'dan Türkiye'ye doğudan gelecek gaz için Karadeniz geçişi kullanılacak olursa, Rusya tarafından boru hattı denize girecek. Burada 22 milyar m3 kapasitelik doğal gaz depoları var. Eğer netleşirse o depoların bu proje için kullanılması sözkonusu. Bu nedenle biz bu Karadeniz geçişi teklifine sıcak bakıyoruz, gerçekleştirilmesine destek veriyoruz. Hüdaverdi AYDIN (İGDAŞ) : Birşey eklemek zorundayım. 70 milyar m3 alım yaptığımız takdirde 201 O yıl ında, bu gazı saklayabilecek kapasitede saklama araştırma ve projeleri analiz edilebiliyor mu? Sonuçta birbirine paralel birteknoloji geliştiriliyor mu? M. MURATHAN : Tabii mutlaka, şöyle diyeyim, stratejinizi ona göre kurmak zorundasınız. Çünkü dünyada yeraltı deposu kapasitesi ve gereksinmesi test edilirken iki noktaya bağlıyorlar. Bir, kamu sektörünün ülke genelindeki yükü, ikincisi de benim en büyük kaynağım bana gaz vermeyi keserse ne yaparım diye? Dünyada pekçok ülke en az dört beş kaynaktan aldığına göre demek ki kullanımının en az% 25'i civarındaki bir miktarına eşit yeraltı deposu bulundurmak zorunda, yahutta bulunduruyor. Türkiye'de şu veya bu şekilde eğer 60 milyar m3 diyor ise, bunun hiç olmazsa 14-18 milyar m3'ünü depolayacak, kendi kontrol edebileceği bir depo sistemini oluşturmak zorunda. Mutlaka o konudaki çalışmalar da bu projelerin gerçekleşmesi süreci içerisinde paralel olarak yürümek zorunda. Aksi takdirde dediğim gibi, gazı şu veya bu şekilde sirküle etmeniz yetmiyor. Bayram �AMCI (ONTROL) : Geçmiş yıllarda zaman zaman medyada IGDAŞ gaz vermiyor, yatırımlarını durdurdu, neden BOTAŞ'tan alamıyor gibi ifadeler kullanılıyordu. İGDAŞ Genel Müdürü Fuat Bey, buradaki anlatımlarında, biz yatırımlarımıza bölgelere göre devam edeceğiz, BOTAŞ er ge5 bunları bir yerden temin edip bize verecek dedi. Bu BOTAŞ ve IGDAŞ arasında iyi bir diyalogun devam ettiğini gösteriyor. Ama medyanın geçmiş yıllardaki yazılarından ele alırsak, bir Azerbaycan, Bakü ve lskenderun petrol boru hattının Gürcistan üzerinden teknik bağlantıları yapıldı dendi ama, biz burada Sayın MURATHAN'dan dinlediğimiz kadar Doğu Petrolleri adı altında ifadeler vardı. Azerbaycan-Bakü diye bir şey var mı, yoksa Gürcistan'ın içinde mi mütalaa ediliyor? Açıklama yaparsa sevinirim. İkincisi az ewel söylediğim yine anlatılan talep ve arz konusunu gördük ve gördüğümüz kadarıyla ne kadar talep varsa o kadar arz ederiz dediniz. Ama temin edemediğimiz takdirde ne olacak? Teşekkür ederim. Ocok ubol97 So , 48
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=