1 11 L. TEZCAN : Amorti süresi yapının özelliklerine göre değişiyor ama zannediyorum altı ay içerisinde cihaz kendini amorti ediyor. Mesela Türkiye'de kullanılmayan bir sistem var. Evimizde dahi değişik oranlarda ısınan bölgeler vardır. Peki sıcak yere girdiğimizde ne yapacağız? Genelde Türkiye'de yapılan camı açmak yoluyla ısıyı istenilen değere düşürmektir. Çünkü radyatörünüzün vanasını sonuna getirmişsinizdir. Genelde radyatörün vanasıyla oynanmak istenmez, hatta oynandığı takdirde bazen su kaçırmaya başlar. Buna çözüm; termostatik radyatör vanaları tabir ettiğimiz radyatör vanalarıdır. Bu vananın üzerinde bir termostat vardır. O termostat aracılığıyla ben burada 22 °C sıcaklık istiyorum diyorsunuz, set ediyorsunuz dolayısıyla sıcaklık 22 °C olacak şekilde radyatöre giren suyun miktarını kendi kendine vana ayarlıyor. Açıyor, kapatıyor dolayısıyla sıcaklığı sürekli kontrol ediyor, radyatöre kumanda ediyor. Ama Türkiye'de bunu kullanmak üzere henüz tüketici bilinçlenmiş değil ya da bilinçlenmesini sağlayamamışız. Eğer insanlar bunu yapmış olsa, salt bu şekilde dahi büyük ölçüde yakıt tasarrufu elde edilmesi sözkonusu. Şöyle bir örnek vereyim, özellikle 70'1i yıllardaki krizden sonra batılı ülkelerde enerji tasarrufuna yönelik çok ciddi önlemler alınmış. Bu önlemlerin ülke vatandaşları tarafından ciddi bir şekilde uygulanması yönünde yaptırımlar getirilmiş. Almanya'da termostatik radyatör vanası muhakkak olacak, standartlar bunu söylüyor. Yani, ben termostatik radyatör vanası istemiyorum, şeklinde kimse hareket edemiyor ve bunun da faydasını gerçekten görmüşler. Enerji krizi sırasında enerji tüketimlerini % 20 mertebelerinde azaltmışlar. Dolayısıyla halkın bilinçlenmesi, bu konuların standartlaştırılması, bu konuda faal rol yüklenmiş olan dernekler ve TSE büyük ölçüde etkin rol oynayacaktır. Tabii ki, bizim gibi salt bu konuyla ilgili faaliyet gösteren şirketler de çok etkin rol oynayarak halkın bilinçlenmesini sağlamalı neticede, bu şekilde enerji tasarrufu mümkün olduğunca sağlanmalı. M. TEKMAN : Bu noktada devlete de görev düşüyor. Türkiye'de bir binaya oturma izni belediye tarafından veriliyor. Ama Almanya'da biraz farklı bir standart uygulanıyor, sigorta konusu gündemde. Sigortasını yapmadan kimse binayı kullanıma açamıyor. Ama Türkiye'de sigorta olmadığı için sadece belediyenin ruhsat vermesiyle işlemler tamamlanıyor, bir kontrol Doğol Goz Dergısı 138 mercii yok. Oysa sigorta ile binanın olması gereken bütün özelli kleri taşıması sağlanabiliyor. Sigorta birebir kontrol ettiği için tam kontrol yapılmış oluyor. Dolayısıyla bir kontrol mercii mutlaka olmalı. L. TEZCAN : Şu anda devlet bu konunun dışında. Söylediğiniz gibi zaten Tüketiciyi Koruma Yasası'nda büyük boşluklar var. En kısa sürede umarız tamamlanır ve devlet de faal bir görev alır ve bir kontrol mekanizması olarak işlevini yerine getirir. Yoksa neticede, satılan bütün otomatik kontrol sistemleri bulunduğu yerde fonksiyonel biçimde çalışmadığı takdirde şikayet ilk önce bize malediliyor. Ama, "projelendirme doğru mu, uygulanması projeye uygun mu" bakılmıyor, tabii ki faturanın büyük ölçüde bize çıkması bizi çok madur durumda bırakıyor. Çünkü ileriyi olumsuz yönde etkiliyor. Biz, gerek imalatçı firmalarla, gerek bayilerimizle verdiğimiz servis hizmetlerinde dikkatli olmaya çalışıyoruz. Tüm cihazlarımızın monte edildiği yerde sistem olarak sorunsuz çalışmasını sağlamaya özen gösteriyoruz. Neticede bunu yapmadığınız takdirde ileriye dönük başarısızlığa mahkumsunuz. M. TEKMAN : Otomatik kontrol sistemleri pazarının genişlemesi son dönemlerde doğal gazın gelmesiyle oldu zannediyorum.Otomatik kontrol pazarında geçmişle bugünü karşılaştırabilir misiniz? Neler yaşadık, önümüzdeki dönemde ne tür gelişmeler bekliyorsunuz? L. TEZCAN : Türkiye'de otomatik kontrol, 60'1ı yıllarda apartmanlardaki ve diğerticari binalardaki kazan kontrolü şeklinde gündeme geldi. Biz bunlara Ticari Otomatik Kontrol Siste.mleri deriz. Bir de endüstriyel sektörde verimliliği yükseltmek amacıyla sözkonusu olan otomatik kontrol sistemleri vardır, o sektörde de hizmet vermemize rağmen konumuz dışı olduğu için şu anda ben ondan bahsetmeyeceğim. Ama dediğim gibi Türkiye'de ticari sektörde kontrol; kazan kontrol sistemleri ile binalarda 60'1ı yıllarda başladı. Ve kullanımı giderek artan bir şekilde devam etti. Fakat bu arada Türkiye ilginç bir değişiklik süreci yaşadı. Binalara yönelik kontrolda, salt kazan kontrolünün dışında öncelikle ısıtma, havalandırma, iklimlendirme sistemlerinin otomatik kontrolü, gündeme geldi. İkinci aşamada ise bunların insan hatasını devreden çıkaracak şekilde kontrol edilmesi, bilgisayara bağlanması, bilgisayarda sürekli olarak tüm sistemin ve klima santrallerinin gözlemlenmesi, gerekli arızalara anında müdahale edilmesi gibi otomasyon sistemlerine bir geçiş yaşandı. Tabii bu çok pozitif bir gelişme. Avrupa'da 70'1i yılların başından itibaren uygulanmaya başlayan özellikle ikinci aşamaya yönelik teknoloji bize daha sonra geldi. Bu sistemlerin Türkiye'ye gelmesinde büyük ölçüde özellikle Ocak ubot'97 So ı 48
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=