Enerji ve Doğalgaz Dergisi 253. Sayı (Mart-Nisan 2025)

DOSYA / Yeşil Hidrojen birliği ve finansman fırsatlarının değerlendirilmesi gerektiğini belirten Güllü, iklim diplomasisinin ve benzer şekilde etkilenen ülkelerle iş birliğinin, maliyetlerin adil paylaşımı açısından önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin karbon fiyatlandırması gibi kapsamlı politika setlerine ihtiyacı olduğunu söyleyen Güllü, “AB ile sürdürülebilir ticaretin devamı ve 2053 net sıfır hedefi için bu adımlar kaçınılmaz” dedi. İKI SENARYO: OLAĞAN DURUM VE SANAYI DÖNÜŞÜMÜ Rapor, SKDM'nin fayda ve maliyetlerini “Olağan Durum” (Business-as-Usual - BAU) ve “Sanayi Dönüşümü” senaryoları altında inceliyor. Olağan Durum Senaryosu: Mevcut sanayi ve ticaret politikalarının devam ettiği, ihracat potansiyeline öncelik verildiği ve sürdürülebilirlik açısından büyük bir dönüşümün gerçekleşmediği varsayılıyor. Bu senaryoda 100 €/ton karbon fiyatı varsayımıyla Türkiye’nin ihracat maliyetleri, elde ettiği faydaların üzerinde kalıyor. Maliyetlerin yarıdan fazlası karbon vergisi dışında kalan dış ticaret açığı ve ulaştırma giderlerinden kaynaklanıyor. Sanayi Dönüşümü Senaryosu: Bu senaryoda ise üretim yapısında dönüşüm, iç talep, katma değerli üretim ve sürdürülebilirlik gibi faktörler dikkate alınıyor. Aynı karbon fiyatı koşullarında AB’ye yapılan ihracatta daha yüksek bir ekonomik fayda elde ediliyor. En büyük katkıyı demir-çelik sektörü sağlarken, çimento ve alüminyum da önemli kazanımlar sunuyor. Gübre sektöründe ise maliyetler hala faydaların üzerinde kalıyor. Rapor, dönüşüm senaryosunun yalnızca AB için değil, Türkiye'nin tüm ticaret partnerleri ile olan ilişkileri için de avantaj sağladığını; özellikle karbon fiyatlarının 120 €/ton’un üzerine çıkması halinde ek önlemlerin gerekeceğini belirtiyor. KRITIK 10 YIL VE YAPISAL DÖNÜŞÜM GEREKLILIĞI Raporda, Türkiye’nin 2035’e kadar dönüşüm stratejisini hayata geçirmesi gerektiği vurgulanıyor. AB’nin SKDM politikaları ile birlikte diğer ülkelerde de benzer adımların hız kazanması, rekabet ortamını daha da sertleştirecek. Bu nedenle Türkiye’nin ekonomik maliyetleri azaltacak, üretim verimliliğini artıracak sanayi ve karbon politikalarına odaklanması gerektiği belirtiliyor. Yapısal dönüşümün yalnızca teknoloji ve iş modeli değişiklikleriyle sınırlı olmadığına dikkat çekilen çalışmada, her sektörün kendine özgü ihtiyaçlarına göre destek mekanizmalarının tasarlanması öneriliyor. Demir-çelik ve alüminyum, diğer imalat sanayilerine girdi sağlamaları nedeniyle; çimento, inşaat sektörüyle bağlantılı olması; gübre ise tarım açısından stratejik önemde bulunuyor. SKDM kapsamındaki sektörlerin yalnızca üretim süreçlerinde değil, tedarik ve dağıtım aşamalarında da karbon yoğun oldukları belirtilerek, lojistik gibi ilişkili alanların da dönüşüm stratejilerinin parçası olması gerektiği ifade ediliyor. KATMA DEĞERI YÜKSEK, KARBON YOĞUNLUĞU DÜŞÜK ÜRETIM ÖNE ÇIKACAK Raporda, Türkiye’nin SKDM’ye uyum sürecinde rekabet gücünü artırmak için katma değeri yüksek, karbon SHURA Direktörü Alkım Bağ Güllü 31 ENERJİ & DOĞALGAZ • MART-NİSAN / 2025

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=