Doğalgaz Dergisi 156. Sayı (Temmuz-Ağustos 2010)

etmek üzerine açılan ihaleyi kazandı ve Ağustos 2008'de sözleşmeyi imzaladı. Ağustos 2008'de Gürcistan ve Rusya arasında patlak veren savaş da Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilere baskı yaptı. Türkiye'nin her iki ülke ile de yakın ilişkileri var ve kendini oldukça zor bir durumda buldu. Ankara, Rusya'nın Gürcistan'a müdahalesini ve Moskova'nın Abhazya ve Güney Osetya'yı bağımsız ülkeler olarak tanımasını oldukça kibar şekilde eleştirdi. Türkiye dış ülkeleri dışarıda bırakarak bölgedeki çatışmaların çözümü için Kafkas istikrar Paktını destekliyor. Gürcistan krizi ayrıca Türkiye'ye Gürcistan üzerinden Doğu-Batı Enerji Koridoru'nun hassasiyetini de göstermiş oldu. Soğuk Savaş bittikten sonra birçok Türk entelektüeli ve yüksek rütbeli subay, Rusya ile bir ittifak ya da İsrail, Rusya ve Türkiye arasında üçlü bir ittifak yapılmasını tartışıyordu. Rusya'nın engin doğal kaynakları, Türkiye'nin hızla büyüyen ekonomisi ile birlikte dinamik sanayisi ve israil'in son teknoloji bilgisi böyle bir ittifakın potansiyel güçleri olarak görünüyordu. Türkiye'nin Amerika ile ilişkileri, sekiz yıllık Bush yönetimi sırasında, Türkiye'nin lrak'ın işgaline yetersiz destek vermesinden dolayı donmuştu. AB'ye giriş görüşmelerinin yavaş ilerlemesi ve Fransa ve Almanya'nın Türkiye'nin üyeliğine karşı takındıkları negatif tavır Türkiye'de, AB'nin popülerliğini çarpıcı biçimde azalttı. Rusya ve Türkiye arasındaki stratejik bir ortaklık ilk kez 2000 yılında Türkiye'yi ziyaret eden Rus Başbakanı Mikhail Kasyanov'un resmi ziyareti sırasında düşünülmüştü. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 2009 Şubat ayında Rusya'yı ziyaretinde imzalanan ortak bir bildiri Rusya tarafından "stratejik bir belge" olarak tanımlandı. Başbakan Putin'in Ağustos 2009'da Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret iki ülke arasındaki enerji işbirliğini stratejik bir seviyeye yükseltti. Moskova'daki Siyaset Çalışmaları Enstitüsü Müdürü Sergey Markov'a göre Rusya ve Türkiye yeni bir ekonomik ve politik ittifak kurmalı. Başkan Medvedev'in Mayıs'taki Türkiye ziyareti sırasında iki ülke, seyahatte vizenin kaldırılmasına dair bir anlaşma ve nükleer elektrik santraline dair bir anlaşmanın da dahil olduğu 12 anlaşmaya imza attı. Türkiye'nin yeni dış politikası çerçevesinde önemli bir rol oynayan Rusya, "komşular arasında sorunun olmadığı" yaklaşımını temin etmeyi amaçladı. Diğer taraftan Türkiye, iki ülke arasında dengesizlik olduğunu farkında. Rusya'nın bölgesel çatışmaları çözmede askeri güç kullanımına hazır olması, Kafkaslar ve Orta Asya'da barışçı bir işbirliği resmini yansıtmıyor. Gelecekte Rusya'nın, Kafkaslar ve Orta Asya'daki Türk kökenli ülkelerin iç işlerine bir müdahalede bulunması Türkiye'nin Rusya'ya karşı güttüğü politikayı değiştirmesine neden olabilir. Türkiye ve AB Arasında Enerji İşbirliği Bütün bunlar kesinlikle, Türkiye'nin tam aksine enerji alanı da dahil olmak üzere Avrupa ile iyi ilişkiler kuramadığı anlamına geliyor. Türkiye, AB'nin en büyük ticaret ortağı olduğunun oldukça farkında. Aşağı yukarı Türkiye'nin yaptığı ihracatın yarısı AB ülkelerine gidiyor. AB şirketlerinin Türkiye ile uzun bir geçmişi var. Soğuk Savaş'tan sonra Türkiye Enerji Şartı Anlaşması'yla ilgili görüşmelere katıldı ve anlaşmayı Aralık 1994'de imzaladı. İlerleyen yıllarda Türkiye Enerji Şartı Anlaşmasının Transit Protokolü'ne dair görüşmelere katkıda bulundu. Türk yükse kvoltaj şebekesinin Avrupa elektrik ■ DOĞALGAZDERGİSİ IS6 ■ ■ MAKALE ■■ ■ şebekesi UCTE ile senkronizasyonu için yapılan hazırlıklar ileri bir aşamaya gelmiştir. Doğu-Batı enerji koridoru geliştirilirken Hazar bölgesinden diğer Avrupa ülkelerine doğru doğal gaz kanalı açmak da Türk planlarına dahildi. Türkmenistan'dan başlayıp Türkiye'ye gelen Trans-Hazar boru hattının tasarım kapasitesi yılda 30 milyar metreküp: bu gazın 14 milyar metreküpünün Türkiye'den geçerek Avrupa'ya aktarılması ileri sürüldü. 1998'de Türkiye, Bosna Hersek'le gelecekte gaz tedarikiyle ilgili bir mutabakat anlaşması imzaladı. Aynı yıl, Avusturya ile yapılan ikili enerji komisyonu toplantısında Türkiye, Hazar gazını Orta Avrupa'ya nakletmek için bir altyapı geliştirilmesini önerdi. Ama Aralık 1997'de gerçekleşen Lüksemburg zirvesinden sonra AB ile ilişkilerin çıkmaza girdiği ve Brüksel veya AB üye devletlerinden DoğuBatı enerji koridorunu geliştirmekle ilgili hiçbir politik desteğin gelmediği unutulmamalıdır. AB'nin Türkiye'ye tavrı 1999'da değişmeye başladı. Türkiye ile ilişkileri düzeltme amacına ek olarak bu değişim açısından AB'nin iki jeopolitik nedeni vardı. 1998-1999'da Türkiye, Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Trans-Hazar boru hatları ile ilgili görüşmelerde somut bir ilerleme kaydetti. Bir diğer önemli gelişme, Rusya'nın Enerji Şartı Anlaşması'nın onaylamadaki isteksizliği veya Hazar enerji kaynaklarının Batıya Rus aktarım şebekesi aracılığıyla naklini sağlayan Anlaşmanın Transit Protokolü'ndeki maddeleri kabul konusundaki isteksizliğidir. Haziran 1999'da Avrupa Komisyonu Türkiye'yi INOGATE'in (Avrupa'ya Devletlerarası Petrol ve Gaz Aktarımı) programında "Tam Yararlanıcı Ülke" olmaya davet etti. Doğal Gaz Dergisi Temmuz - Ağustos/ July -August 2010 73

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=